- egildi
- Bent down
Old Turkish to English. 2010.
Old Turkish to English. 2010.
ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynak — is., ğı 1) Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Bir şeyin çıktığı yer, menşe İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre... 3) Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge… … Çağatay Osmanlı Sözlük
resmî — sf., Ar. resmī 1) Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel Resmî muamele. Resmî müracaat. 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silkmek — i, er 1) Üstündeki şeyleri düşürmek veya temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak Eline geçen her şeyi silkip akrepler varmış gibi bakıyor. H. R. Gürpınar 2) Ani bir hareketle sarsmak Sağ elini silkerek yana doğru eğildi. P. Safa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takmak — i, ar 1) Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek Gözlüğünü takıp masaya eğildi. R. H. Karay 2) e, nsz Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek Geline pırlanta yüzük takmışlar. 3) i, e Ad, lakap koymak Ona bu adı… … Çağatay Osmanlı Sözlük